Televizyonun zararlarıyla ilgili bahsin televizyon izleyen ve televizyonsuz bir hayat düşünemeyen kesim tarafından yobazca karşılanma olasılığı çok yüksek. “At gözlüğü ile bakıyorsunuz efendim.”, “Dindar kesim dünyadan bihaber zaten.” gibi tepkileri göz önüne bulundurarak çok modern gördüğümüz Batı dünyasından TV ile ilgili araştırmaları alıntıladık aşağıda. Kendi ürettikleri televizyonun yol açtığı zararları araştırma gereği duyan ve bunu söylemekte bir sakınca görmeyen Batı’ya karşı televizyonu savunan, tabiri caizse kraldan çok kralcı olan zihinler için işte örnekler:
- Bir araştırma sonuçlarına göre 30 dakika boyunca şiddet içerikli bir video oyunu oynayan çocuklarda beynin ön lobunun etkinliği, yine heyecanlı ama şiddet içermeyen bir oyun oynayan çocuklarınkine oranla azalmış. Beynin bu bölgesi dikkati bir noktada toplama ve tepki vermeyi kontrol ettiği için önemli. Amigdala adı verilen bölge ise şiddet içerikli oyunlar oynayanlarda daha fazla uyarılmış olan duygusal kontrol açısından önem taşıyor. Bununla birlikte çocuklarda şiddet içerikli anıların önemli olaylar gibi uzun dönemli belleklerde depolandığı da ortaya çıkarılmış.
- Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü’nden Dr. David Pearl: “Televizyon, anne-baba ile çocuklar arasında maksimum gelişme için gerekli olan normal karşılıklı fikir alışverişine engel oluyor.”
- Washington’daki bir ilkokul öğretmeni şöyle diyor: “Çocuklar evde televizyon açıkken konuşamadıkları için sınıfta geveze kesiliyorlar.”
- Güney Kaliforniya Üniversitesi araştırma ekibinin, üstün zekâlı 250 ilkokul öğrencisi üzerinde yaptığı televizyon ile hayâl gücü arasındaki ilişkiyi ölçen 3 haftalık test sonucunda çocukların konuşma yetenekleri dışında bütün zihinsel kabiliyetlerinde azalma olduğu ortaya çıkmıştır. Televizyon tutkunluğu hayâl gücünü bastırmaktadır.
- Virginia Üniversitesi Psikoloji Profesörü Stephen Worchel şöyle diyor: “Bizim yapmış olduğumuz gibi küçükler artık kendi oyuncaklarını derme çatma şeylerden yapmıyorlar. Her şey onlara TV tarafından empoze ediliyor. Bazı öğretmenler çocukların göze hitap etmeksizin anlatılan bir hikâyeyi kavrayamamalarından şikâyetçiler. TV, çocuğun zihninde bazı sahneleri canlandırma kabiliyetini sildi.”
- Stanford Üniversitesi araştırıcılarından Paul Kaufman ise şöyle diyor: “Televizyona çok erken yaşta başlamak çocukta seyircilik, gerçek olaylara doğrudan doğruya karışmaktan kaçınmak gibi davranışlar doğuruyor. Televizyonun çocuklara asıl öğrettiği şey ise hareketsizlik.”
- Reklamın ayrıntıları hafızada uçucu oluyor ama insanlar ürünün ya da albümün ismini hatırlayabiliyor. Yönelme tepkisinin çok fazla çalıştığı bu gibi durumlarda izleyici ekrana bakmaya devam etse de kendisini bitkin ve yorgun hissediyor. Özellikle hareketin çok fazla olduğu bilgisayar oyunlarında bu şikâyetler artıyor ve baş dönmesi, mide bulantısı gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. Buna güzel bir örnek, 1997 yılında Japon televizyonunda yayımlanan bir Pokemon video oyunundaki parlak ışıkları seyretmekten kaynaklanan, ışığa duyarlı epilepsi şikâyetiyle 700 çocuğun hastaneye kaldırılması.
- Columbia Üniversitesi profesörlerinden Thomas Bever’in bir incelemesine göre televizyon devamlı olarak çocukların ahlak, toplum ve ticaret hayatı hakkındaki görüşlerinin yönünü değiştirmektedir. 5 ile 12 yaşları arasındaki 48 çocuk ile yapılan konuşmalardan Bever o sonuca varmıştır ki bu çocuklar 12 yaşına vardıkları zaman bütün ticari reklamların yalan söyledikleri; ilancılık, ticaret gibi yetişkinlerin uğraşılarının ve diğer müesseselerin hep ikiyüzlülük ile örülü olduğu kanısındalar.
- Columbia Üniversitesi’nden Jeffrey Johnson ve ekibinin 17 yıl boyunca 700 aileyle yürüttüğü araştırmaya katılanların alışkanlıkları, sağlık durumları, geçmişleri ve çeşitli davranış eğilimleri kaydedilmiş. Deneklerin 14, 16, 22 ve 33 yaşlarında TV izleme alışkanlıkları ve akademik başarılarının gözlemlendiği araştırmada, çok TV izlemekle akademik başarısızlık arasında bağlantı olduğu ortaya çıkarılmış. Bununla birlikte araştırma başka sorunlara da dikkat çekiyor. Buna göre sözlü ve fiziksel saldırganlık, uyku bozuklukları, aşırı şişmanlık ve buna bağlı olarak uzun dönemde ortaya çıkabilecek sağlık sorunları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluklarının da uzun süreler TV izleyenlerde görülme olasılığı yüksek. Bu iddiayı destekler başka bir çalışmadaysa 1 yaşında günde 2 saat, 2 ve 3 yaşında günde 3-6 saat, (bir başka deyişle ortalamanın 2 katı kadar) TV izleyen çocuklarda 7 yaşına geldiklerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görülme olasılığı %25 daha fazla.
- Psikolog Charles Corder şöyle diyor: “Aileler televizyonu sözü kesilmemesi gereken bir şahıs saymamalıdırlar. Eğer aileler bir gece bir gösteriyi çocuklarıyla birlikte seyredip onun hakkında yerinde bir-iki görüş ileri sürerlerse çocuklarının üzerinde bütün programdan daha etkini olabilirler.”
- Bir diğer araştırmaya göre bütün problemlerin 30 veya 60 dakikada çözümlendiğini görmeye şartlandırılan TV kuşağı, eğitim çabalarına tolerans göstermiyor. Bu konu hakkında bir ilkokul öğretmeni diyor ki: “Beceri isteyen yeni bir şey ortaya attığımız zaman eğer bu zor gelirse hemen ağlamaya başlıyorlar. Her şeyin TV seyretmek gibi kolay olmasını istiyorlar.”
Fatma Sevinç / Elifelif Medya Özel Sayısı 2013-1434
Elifelif İrt: (0212) 616 49 17
Elifelif İrt: (0542) 482 56 76