Duası müstecap,
Günü bereketli,
Kalbi mutmain,
Huzurlu, umutlu,
Salih bir mü’min,
Olabilmek için,
Helal yiyip-içme, Helal yaşama ölçüleri:
1- Allah, kullarına kaldıramayacakları şeyleri yüklememiştir. Emrettiği ve yasakladığı ya da haram kıldığı veya serbest bıraktığı şeyler, kulların yararına göredir. Ne haramların haram olmasında ne de helallerde O’na dönen bir şey yoktur. Kullar hikmetlerini bilmeseler de bu böyledir. Zaten eşyada asıl olan da mübahlıktır. Haramlar ise sınırlıdır.
2- Haramı ve helali tayin etmek Allah’ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.
3- Allah’ın haramları da helalleri de bellidir. Ortada ise şüpheli şeyler vardır. Dünyaya imtihan için geldiğini bilen mü’min şüpheli şeylerden kaçınarak dinini ve şerefini korur. Helali aramak, helal titizliği göstermek bir iman alâmetidir.
4- Dinimiz rızık için çalışıp yorulmayı teşvik etmiş, bu konuda ecir vaat etmiştir. Peygamber aleyhisselam efendimiz: “Helali aramak her Müslüman’ın üzerine bir görevdir.” demiştir. (Taberani, Evsat 8610) Başka bir hadiste de şöyle buyurmaktadır:
“Helal rızık peşinde koşmak, yiğitlerin vuruşması gibidir. Helal peşinde iken yorulup akşamlayan, mağfiret görmüş olarak akşamlar.” (Şuabu’l İman, 1177)
5- Haramlar kalbi öldüren, takvaya giden yolu zorlaştıran tuzaklardır. Haramlarla iç içe olanlar, imanın lezzetinden yoksun olarak yaşamaya, her haramdan sonra bir diğer harama kaymaya mahkûm olurlar.
6- Allah temizdir, temizi kabul eder. Haram yiyen içen, haram giyen bir insanın ibadetleri, duaları kabul dairesinin dışında kalabilir. Haramla gıdalanan bedenler ateşe yakıt olarak beslenmektedirler. Peygamber aleyhisselam efendimiz “Haramla gelişen bir vücut ateşe daha uygundur.” diyerek dikkatimizi çekmiştir. (Ahmed, 13919)
Ashaptan Sa’d radıyallahu anh, Peygamber aleyhisselam efendimize, duasının kabul olması için ne yapması gerektiğini sorduğunda ona: “Yiyip içtiğini helalleştir ki duan kabul olsun.” şeklinde cevap vermiştir. (Taberani, Evsat 6495)
7- Kumar, hırsızlık, rüşvet, gasp, karaborsacılık, hile ve faiz yoluyla elde edilen bütün kazançlar haramdır.
8- Kullanılması haram olan bir şeyin ticareti de haramdır. Üretimi harama dayanan bir iş yerinde çalışmak da haramdır.
9- Haramı yemek için uydurulmuş kılıfların Allah katında bir değeri yoktur. Esas olan harama yol aramak değil, haramdan uzak durmaktır. Mesela kullanılması haram bir paranın “vergi” vb. bir yere harcanması sadece deve kuşu mantığına uygundur.
10- Kazancı haramdan olan birisinin ikramı veya hediye vermesi durumunda fakihler şöyle bir yol göstermişlerdir: ‘Eğer verilen veya yenen şey muhakkak o kazançtan elde edilmiş ise almak veya yemek haram; başka kazançlarından da vermiş olmak gibi bir tereddüt oluşuyorsa, o takdirde yemek veya almak mekruhtur.’
11- Buluntu bir şeye din ıstılahında “Lukata” denmektedir. Lukatanın bulana helal olabilmesi için onu uygun şekilde duyurup bir yıl bekletmesi, buna rağmen sahibinin bulunmaması gerekir.
12- Faiz, Allah ve Resûlü ile savaşmaktır. Yedi büyük günahtandır. Faiz ve onun oluşmasına aracı olan her şey mel’undur. Faiz, kişinin annesi ile zina etmesi gibi çirkindir. Allah’ın toplu azap indirmesine neden olan cürümlerdendir.
13- Faizin bir türü de ölçü birimleri aynı olan malları kendi cinsleriyle peşin olarak değiştirirken elde edilen fazlalıktır. Altın, gümüş; buğday, arpa, tuz, ve hurma gibi maddeler kendi cinsleriyle; mesela, altın altın ile, buğday buğday ile peşin olarak değiştirilirken miktarlarının eşit olması gerekir. Bu değişimde aynı cins oldukları sürece kaliteli ile kalitesizin farkı yoktur. Altında değişim yapılırken sanata itibar edilmez.
14- Haramdan temizlenmenin yolu, onu zimmetinden çıkarmak ve tövbe etmektir. Zimmetinden çıkarmak ise; sahiplerine vermek, ölmüş ise varislerine vermektir. Sahibi bilinemiyorsa fakirlere sadaka olarak vermektir.
15- Yiyecek ve içeceklerde şunlar haramdır:
Kendiliğinden ölmüş hayvan (leş),
Kan,
Domuz,
Allah’tan başkasının adına kesilmiş hayvan,
Alkol,
Tedavi dışında kullanılan uyuşturucular…
| Nureddin YILDIZ – Edep ve Amel kitabından alıntıdır.