Uzmanlık çağında yaşıyoruz. Etrafımızda sayısız uzman var. Uzmanlıkla alakalı çok kısa ve net ama çok doğru bir tanım var; diyor ki: “Uzmanlık az şey hakkında çok şey bilmektir.”
Bununla ilgili güzel bir hikaye de var: Hayreddin Karaman Hoca, yanlış duymadıysam Amerika’ya giderken uçakta, malum yol uzun, yanındakiyle sohbet ederek yolu değerlendirmek ister. Sözü açmak için yanında oturan kişiye mesleğini sorar ve yol arkadaşının veteriner fakültesinde hoca olduğunu öğrenir. Hayreddin Hoca bu kez büyük baş hayvanlar üzerine bir soru sormak ister, adam da kanatlı hayvanlar üzerine uzman olduğunu söyler. Hoca yazlığındaki tavuklarla ilgili bir soru sormak ister. Adam bu kez hocayı şaşırtan şu cevabı verir: “Efendim ben tavukların sol kanadı üzerine uzmanım, sol kanat üzerine bir sorunuz varsa cevaplayabilirim ancak diğer konulardaki sorularınızı cevaplayamam!”
Acı ama gerçek bir hatıra… Nitekim benzerlerini biz de etrafımızda çokça müşahede ediyoruz. Tabii ki her uzman böyle değildir ancak bilgi sevgisinin yerini diploma sevgisine, meslek aşkının yerini maaş aşkına bıraktığı bu dönemde, yazık ki kendisinin uzmanlaştığı özel konu dışındaki bilgilere pencerelerini kapatan uzman sayısı her geçen gün artıyor.
Hâlbuki bizim kültürümüzde “hezarfen” diye bir sıfat var. Hezarfen, “bin bilim” demektir ve pek çok farklı disiplinde engin bilgiye sahip olan kişilere verilen bir isimdir. Tarihte çok sayıda hezarfen olduğunu kitaplardan öğreniyoruz.
Hezarfen olmak kolay bir şey değil hiç şüphesiz, bitmek bilmez bir ilim sevdası ve süresiz adanmışlık istiyor. Ancak hezarfen olamasak da hiç olmazsa her şeye kör uzmanlar olmayalım, ilim sevdamız olmasa da ilim sevgimiz ve süresiz adanmışlığımız olmasa da süreli adanmışlıklarımız olsun…
Alexander von Humboldt adında bir adam geçer bilim tarihi kitaplarında. 1799 yazında 29 yaşında iken öğrenme aşkıyla yollara düşmüştür. Biyoloji, jeoloji, fizik, kimya ve tarih uzmanlıkları olan Humboldt dünyayı ve dünyadaki canlıları hayvan olsun bitki olsun tanıma ve öğrenme sevdasıyla araştırma yapmak üzere imkan ararken bir şekilde İspanya Kralı IV.Carlos ile tanışmış ve yolculuğu için maddi destek bulmuştur. Sonrasında 5 yıl süreyle yaptığı seyahatin ardından yirmi yıl boyunca otuz ciltlik bir seyahatname hazırlamıştır.
Yolculuğu boyunca 1600 bitki örneği toplamış, 600 yeni hayvan türü keşfetmiştir. Güney Amerika’ya dair pek çok haritayı ilk kez çizen Humboldt, şu an halen kullanılan pek çok coğrafi kanunu bulan kişi olarak bilim tarihine geçmiştir.
Bir uzmanlıkla insanlar ömür tüketirken, bugünle kıyaslandığında bilgiye ulaşmanın çok zor ve zahmetli olduğu bir dönemde bir ömre bu kadar çalışma sığdıran bu insanın başarısının sırrı neydi acaba? Bir çok şey söylenebilir belki ancak benim en çok dikkatimi çeken Humboldt’un, 1802 yılının Haziran ayında Peru’da bulunan 6267 metre uzunluğundaki Chimborazo volkanına tırmanırken kaleme aldığı notlarındaki şu satırlar oldu:
“Birçok yerde takip ettiğimiz yol sekiz ya da on inçten (20-22 cm) daha geniş değildi. Solumuzda bembeyaz karlarla kaplı bir uçurum uzanıyordu ve karın donmuş yüzeyi cam gibi parlıyordu. Sağımızdaki boşluk daha da korkunçtu, derinliği 800 ya da 1000 ayak (350-378 metre) kadar vardı, koskocaman kaya kütleleri yükseliyordu. 16920 ayak yükseklikte (6410 metre) karların arasında kaya yosunları görüldü. Bundan önce en son gördüğümüz yosun buradan 2600 ayak aşağıdaydı. Arkadaşım 15000 ayak yükseklikte bir kelebek yakalamıştı, sineğe de en son 1600 ayak yükseklikteyken rastlamıştık…”
Bir volkana bir insanın iki tarafında uçurum olan 20 cm’lik bir yol üzerinde tırmanırken, otu, yosunu, böceği, sineği takip etmesi ve bir yandan bunları devamlı not alması, bilgi sevdasıyla ve bu sevdanın beslediği meraktan başka bir şeyle açıklanamaz diye düşünüyorum. Bize de lazım olan budur.
Dünyada bir şeylere sevdalanacağız, bir şeyleri merak edeceğiz; yapımızda var bu… Bu sevda, uygun bir merak için yönetilmez ve yönlendirilmezse bir ömür öylesine geçip gider. Ancak uygun şekilde yönetilir ve yönlendirilirse …
Uzm. Psikolog Mehmet Dinç‘in yazısının devamını Gençdoku 52. Sayısında (Eylül2013 / Zilkâde 1434) okuyabilirsiniz