Dünya toplumlarının değişim süreci, teknolojinin yaygın kullanımı ve eğitim materyallerinin kitlelere daha hızlı ulaşabilmesi sonucunda çok daha hızlı bir süreç izlemeye başladı. Bu süreçte bireylerin zaman algıları ve fiillerin zamana yayılması sizce nasıl bir değişime uğradı?
Hayatın tamamında bir değişiklik söz konusu. Ama hayat dediğimiz süreç, zaman içerisinde değişiyor olduğundan dolayı zaman algılarımızın da değişmesine sebep olan bir durum var. Aslında zamanda bir değişiklik yok. Eski çağlarda bir gün 24 saatse şimdi yine bir gün 24 saat. Aslında zamandan ziyade, değişen insan fiilleri oldu. Fiiller bazen kısır döngü olarak birbirini tetikleyerek kurumları etkiledi, kurumlar da fiilleri karşılıklı olarak etkiledi. Mesela basit bir örnekle açıklayacak olursak insanlar artık hızlı yemek yiyorlar. Hızlı yemek yendiğine göre o zaman fast-food denen ayaküstü yemek kültürü ve bunun kurumları oluşuyor. Böyle kurumların var olması aynı zamanda insanları “haydi ayakta yiyelim” gibi bir eğilime de sürüklüyor. Bunlar birbirini karşılıklı olarak tetikliyor.
Hızlı yaşaması ve o süreci doldurması gereken insanın o kadar çok şeyi var ki… 100 yıl önce bir insanın günlük hayatında bulunan şeylerin çetelesini tutup bu zamanda yaşayan insanla kıyasladığımızda büyük bir fark görmek zorunda kalıyoruz. Bugün okulun yanı sıra internet, bilgisayar, laptop, tablet, spor dalları vb. insanı meşgul edecek pek çok materyal var. Öyle ki kalabalık fuarlara dahi insanlar gitmeye nasıl vakit buluyorlar, anlamak mümkün değil. Artık bir insanın gününü dolduracak o kadar çok etkinlik var ki zaman algısını değiştiren de bunlar işte…
Abdülbaki Kömür ile yapılan bu güzel söyleşinin devamını, Gençdoku Mart 2013 – Rebî’ul-âhir 1434 Sayısından okuyabilirsiniz.